Kendi Buluşlarıyla Ölen 20 Şanssız Mucit ve İcatları
Tarih boyunca insanlık, ilerlemeyi mümkün kılan sayısız icada ve cesur mucitlere tanıklık etmiştir. Ancak bazı mucitler vardır ki, yarattıkları buluşların bedelini en ağır şekilde ödemiştir. Tarihte birçok mucit kendi icadı sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu mucitlerin hikayeleri, risk ve sorumluluğun da önemini vurgulamaktadır. Bilimsel merakın, risk alma cesaretinin ve öngörülemez sonuçların birleştiği bu trajik hikayeler, teknoloji tarihine hem hayranlık uyandıran hem de düşündüren örnekler olarak kazınmıştır. Bu makalede, kendi buluşları ile yaşamını yitiren mucitleri ve ölümlerine neden olan icatlarını inceliyoruz:
Marie Curie
Marie Curie, keşfettiği radyum ve polonyum isimli radyoaktif malzemelerle koruyucu önlemler olmaksızın ömrü boyunca temas halinde çalışmıştır. Aşırı radyasyona maruz kalma sebebiyle oluşan aplastik anemi sebebiyle 1934 yılında vefat etmiştir. Curie’nin kullandığı not defterleri o kadar radyasyona maruz kalmıştı ki ölümü sonrasında bu defterler kurşun kaplı alanlarda saklanmıştır.
Curie, radyum ışınlarının bazı tümörlere karşı olumlu etki göstermesi sebebiyle kemoterapi adı verilen tedavi yöntemine ilham kaynağı olmuştur. Marie Sklodowska Curie, sadece fizik ve kimya alanında kazandığı 2 adet Nobel ödülüyle değil, bir kadın bilim insanı olarak cinsiyetçi yaklaşımlara karşı verdiği mücadele ile de tanınır. Einstein’a göre: ‘Bütün meşhur olmuş insanlar içinde şan ve şöhretin bozmadığı tek varlık.’ olarak hatırlanmayı hak etmiştir.

İlginizi Çekecek İçerik: ‘El-Cezeri : Doğu Medeniyetinin Leonardo Da Vinci’si’
Otto Lilienthal
Otto Lilienthal 1896 yılında insanların yüksek yerlerden kendilerini bırakıp güvenli bir iniş yapabilmesini hedefleyen planörü icat etmiştir. Alman asıllı mucit ve havacı olan Lilienthal, insanlığın uçuşa dair hayallerini somut adımlara dönüştüren ilk isimlerden biridir. 1891’den itibaren, rüzgarı ve eğimi kullanarak havalanabilen planörlerle 2.000’den fazla uçuş yaptığı kaydedilmiştir. Lilienthal, kendi icadıyla gerçekleştirdiği bir uçuşta kuvvetli rüzgâr sebebiyle dengesini kaybetmiş ve 15 metre yüksekten yere düşerek omurgasını kırmıştır. Kazadan bir süre sonra da hayatını kaybetmiştir.
Modern uçuşun mucitleri olan Wright kardeşlere ilham veren Lilienthal’in ölümü, bilimsel risk almanın ve insanoğlunun uçma arzusunun nasıl bedellere yol açabileceğinin çarpıcı bir örneğidir. Ancak onun katkıları, modern havacılığın temellerini atan mühendislik anlayışının habercisi olmuş, daha sonraki havacıların daha güvenli ve kontrollü uçuşlar yapmasına olanak sağlamıştır.

Alexander Bogdanov
1924 yılında kan nakli deneylerine başlayan Bogdanov, yaşlanmayı önleyip sürekli genç kalmayı hedefliyordu. Bogdanov’un deneylerine katılan Lenin’in kardeşi Mariya Ulyanova, deneylerden sonra saç dökülmesinin durduğunu ve görme bozukluklarının azaldığını belirtmiştir. 1928 yılında Bogdanov, kendi üzerinde yaptığı deney sonucunda öğrencisinden kaptığı bakteriler sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Kimi kaynaklara göre Bogdanov bu yöntemle intihar etmiştir.
Alexander Bogdanov’un hikayesi, tıpta etik sınırların hala gelişmekte olduğu bir dönemde, bilim uğruna kendi sağlığını riske atmanın ne denli trajik sonuçlar doğurabileceğinin örneğidir.

Thomas Midgley
Thomas Midgley dünyanın en zararlı bilim insanı olarak bilinmektedir. 1920’li yıllarda motorlarda vuruntuyu azaltmak için benzine tetraetil kurşun eklemeyi keşfetmiştir. Bu icat otomotiv endüstrisinde büyük bir başarı olarak görülse de milyonlarca insanın kurşuna maruz kalmasına ve nörolojik sorunlara sebep olmuştur. Midgley ayrıca 1930’lu yıllarda soğutma sistemlerinde kullanılmak üzere freonu (kloroflorokarbon) keşfetmiştir. Başta mucize gaz olarak görülse de 1970’lerden sonra ozon tabakasını incelten en büyük etkenlerden biri olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak ölümüne sebep olan icadı, felç geçirdiği için yatakta hareket edebilmesini kolaylaştıran mekanik yatak tasarımıdır. Midgley 1944 yılında kazara yatağın makarasına boynunu dolamış ve boğularak ölmüştür.

Karl Scheele
Oksijen, molibden, tungsten, manganez, klor gibi elementleri keşfeden Scheele çeşitli kimyasallar üzerine çalışan bir farmakologtur. Oksijenin keşfini açıklayamadan vefat ettiği için Joseph Priestly bu keşfi sahiplenmiştir. Scheele’nin en dikkat çekici özelliği, ortaya çıkardığı her karışımın tadına bakmasıdır. 1786 yılında içinde birçok zehirli karışım bulunan tüplerle birlikte ölü bulunmuştur. Ölüm sebebi olarak hidrojen siyanürün tadına bakmak istemesi olarak gösteriliyor.
Aurel Vlaicu
Bir havayolu şirketi sahibi olan pilot ve mucit Vlaicu, icat ettiği tek kişilik uçak ile Karpat dağlarını geçen ilk pilot olmak istemiştir. 1913’te gerçekleştirilen deneme uçuşu sırasında motorun durması sonucu uçak yere çakılmış ve Vlaicu hayatını kaybetmiştir. Vlaicu aynı zamanda Romanya havacılık sektörünün kurucusudur.

Franz Reichelt
Bir terzi olan mucit Reichelt, pilotların uçuş sırasında güvenle iniş yapabilmesi için giyilebilir paraşüt tasarladı. Bu kıyafet, paltoya benzeyen ancak içinde açılabilir kumaş kanatları ve paraşüt benzeri bölümler bulunan bir düzenekti. Fakat kıyafet 30 kg’dan ağırdı ve kumaşların yeterli açıklığı sağlayıp sağlayamayacağı belirsizdi.
Reichelt, 4 Şubat 1912’de yetkililere deneme mankeni kullanacağını söyleyerek Eyfel Kulesi’ne çıktı. Başlangıçta yetkililere deneme mankeni kullanacağını söylese de son anda bizzat kendisi atlamaya karar verdi. Çok kez uyarılmasına rağmen kendi tasarımı olan paraşüt kıyafetiyle yaklaşık 57 metre yükseklikten atladı. Paraşütün açılmaması sebebiyle Reichelt yere çakılarak olay yerinde hayatını kaybetti. Reichelt’in ölümü, bilimin cesaretle delilik arasındaki ince çizgisini simgeleyen en meşhur vakalardan biri haline gelmiştir.

Jean-François Pilatre de Rozier
Fransız mucit ve kimyager Rozier, gazlar üzerine yaptığı bir araştırmada pirofirik maddelerden bahsetmiş ve bu çalışmayı sıcak hava balonu üzerinde denemek istemiştir. İlk denemede 25 dk havada kalmış, 9 km kat etmiş ve 1000 m yüksekliğe ulaşmıştır. 1785 yılında gerçekleştirilen ikinci denemede Manş Denizi’ni geçebilmek için havadan daha hafif bir gaz olan hidrojenle dolu ikinci bir balon eklemiştir. Bu sistemin üst kısmında hidrojen gazı, alt kısmında ise sıcak hava ile çalışan balonlar bulunmaktaydı. Rozier, daha fazla kaldırma kuvvetinin onu denizin diğer tarafına götürebileceğine inanıyordu. Görünüşe göre hidrojenin son derece yanıcı olduğunu unutmuştu. Rozier çıkan yangında balonun düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir. Tarihin ilk insanlı balon uçuşunu gerçekleştiren Rozier, aynı zamanda havayolu kazasında ölen ilk kişi olarak tarihte yer almaktadır.
Louis Slotin
İkinci Dünya Savaşı esnasında nükleer silah üretmek için başlatılan Manhattan Projesi’nde görev alan Slotin savaş sonrasında da deneylerine devam etmiştir. 1946 yılında gerçekleştirdiği bir fisyon deneyinde plütonyum kürelerinin birbirine temas etmesi sonucu yanlışlıkla tepkime başlatmıştır. Radyasyon yayılmasından etkilenmemek adına vücudunu koruyucu materyallerle kaplasa da olaydan 9 gün sonra hayatını kaybetmiştir.
Louis Slotin’in ölümü, nükleer güvenlik standartlarının önemini vurgulayan bir dönüm noktası oldu. Bu olaydan sonra, nükleer çalışmalar daha dikkatli bir şekilde yapılmaya başlandı.

Sylvester H. Roper
Roper, 1867 yılında bisiklete buhar makinesi entegre ederek aslında dünyanın ilk motosikletini icat etmiştir. Günümüz motosikletlerinden farklı olarak buhar motoru ve pedallarının olması sebebiyle daha çok velespit olarak adlandırılmıştır. Buhar motoru ile çalışan bu motosiklet, saatte yaklaşık 32 km hız yapabiliyordu.
Roper, 1896 yılında yapılan bir denemede, buhar motorunun patlaması sonucu hayatını kaybetmiştir. Ölüm nedeni kalp krizi olarak belirlense de kaza mı kalp krizine neden oldu yoksa kalp krizi sebebiyle mi kaza gerçekleşti anlaşılamamıştır.

Max Valier
Valier’in roket ve itki sistemleri üzerine yaptığı araştırmalar, uzay yolculuğunun temellerini atmıştır. Katı ve sıvı yakıtlı roketlerin mucidi olan Valier, başarılarından cesaret alarak roketli bir araba icat etmeye karar vermiştir. 1930 yılında Berlin’de bir pistte gerçekleştirilen ve yakıcı madde olarak alkol kullanılan deneyde motor patlamış ve kendisi de yanarak can vermiştir.

William Bullock
William Bullock halihazırda kullanılmakta olan rotatif baskı makinesinin gelişmiş bir versiyonu üzerine çalışıyordu. Yeni tasarım sayesinde aynı anda birden fazla sayfa basılmasını sağlayarak üretim kapasitesini büyük ölçüde artırdı. Bullock’ın geliştirdiği matbaa, sürekli kağıt besleme ve dönerek baskı yapma özelliklerine sahipti. Sistemi son haline getirmeye çalışırken mekanizmaya eli sıkıştı. Elini kurtarmaya çalışırken makine ona ciddi şekilde zarar verdi ve bacakları ezildi. Kısa sürede kangren oldu. 1867 yılında ameliyat esnasına meydana gelen komplikasyonlar sebebiyle vefat etti.

Henry Winstanley
Winstanley, deniz taşımacılığına yönelik ortaya çıkan tehditler konusunda hükümetin bir şeyler yapmasını beklemek yerine, 1696’da tehlikeli kayaları işaretlemek için devasa bir deniz feneri tasarladı. Birkaç yıl içinde, kıyıdan birkaç mil uzakta çıplak bir kayaya demir payandalarla sabitlenmiş granit ve ahşap yapılı deniz fenerini inşa etti. Winstanley, bu fenerin inşasında birçok yenilikçi teknik kullanmış ve aynı zamanda tasarımında görsel işaretler oluşturarak gemilerin yönlerini bulmalarını sağlamıştır.
1703 yılında Britanya tarihinin en büyük fırtınalarından biri, Manş Denizi kıyılarını kasıp kavuruyordu. Henry Winstanley, kendi icadı olan Eddystone Deniz Feneri’nin onarımı sırasında bu fırtına sonucu ölmüştür. Winstanley, fenerin dayanıklılığını test etmek amacıyla feneri terk etmeyi reddetmiştir.
Horace Hunley
Horace Hunley, denizaltı teknolojisinde devrim yaratmayı amaçlayan çalışmalar yapmış bir mühendistir. Hunley, ilk denizaltı tasarımlarını 1861 yılında geliştirmeye başlamıştır. Hunley adını verdiği tasarım, dönemin en gelişmiş denizaltılarından biri olarak kabul edilmiştir.
Bu denizaltı, pervanesinin çevrilmesi için insan gücü tarafından manuel olarak tahrik ediliyordu. Horace Hunley’in en büyük başarısı, 1863’te H.L. Hunley adını verdiği denizaltının başarılı bir şekilde ilk kez bir savaş gemisine saldırmasıydı. H.L. Hunley, şarjlı torpido taşıyan bir denizaltıydı ve USS Housatonic’e başarılı bir şekilde saldırarak batırmıştı. Hunley’in denizaltısı, savaşta kullanılan ilk etkili denizaltı silahı olarak tarihe geçmiştir.
H.L. Hunley denizaltısının başarılı saldırısı sonrasında, Hunley ve mürettebatı 1863’te bir test sırasında kayboldu. Denizaltı bulunduğunda Hunley ve mürettebatı büyük bir olasılıkla oksijen eksikliği ve boğulma nedeniyle ölmüştü.

Henry Smolinski
Henry Smolinski, jet uçakları ve roketler tasarlayan başarılı bir mucit ve mühendisti. 1970’lerin başında bir uçan araba yapmaya takıntılı hale geldi. Ancak Smolinski, her şeyi sıfırdan yaratmak yerine, müşterilerin mevcut arabalarına uçuş için montajı yapılabilecek ve ardından normal sürüş için çıkarılabilecek hafif kanatlar ve bir de kuyruk tasarlamak istedi. Prototip için bir Cessna çift motorlu uçak ve bir de Ford Pinto otomobil kullanıldı.
1973 yılında yapılan bir denemede AVE Mizar adlı uçan arabanın motoru ve sağ kanadı, bağlantı hatası nedeniyle yerinden ayrılmıştır. Smolinski ile pilotu Harold Blake uçan arabanın düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu tasarım, gelecekteki uçan arabalar için ilham verici bir adım olmuştur.

Valerian Abakovsky
Valerian Abakovsky, Sovyet yetkililerin ülkeyi daha hızlı dolaşabilmeleri için yüksek hızlı vagon icat etmeye çalıştı. O zamanlarda mühendisler, kara yolculuğunu hızlandırmak amacıyla trenlere uçak pervaneleri yerleştirmeyi denemeleri için Sovyetler Birliği tarafından teşvik ediliyordu. Bu sebeple mucit Abakovsky, arkasında pervane ve uçak motoru bulunan bir araç tasarladı. Abakovsky, Aerowagon adı verilen bu araç ile 1921 yılında Tula’dan Moskova’ya doğru gerçekleştirilen test sürüşünde kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Aerowagon’un tasarımındaki uçak motorlarının trenle entegrasyonu, dönemin mühendislik imkanlarıyla sınırlıydı ve bu da kazaya sebep olan önemli bir faktördü.

İlginizi Çekecek İçerik: ‘Dünyanın En Ünlü Silah Tasarımcıları ve En Önemli Silahları‘
Thomas Andrews
Döneminin en büyük transatlantik gemisi olan Titanik’in tasarımcısı ve başmühendisi olan Thomas Andrews, geminin ilk seyahatine eşlik edenler arasındaydı. Batmaz denilen Titanik çift cidarlı ve 46 filika içerecek şekilde tasarlanmıştır. Fakat bütçe kısıtlamaları sebebiyle gemide 20 adet filika bulunmaktaydı. 1912 yılında gerçekleştirilen ilk seferde, gemi bir buzdağına çarpmış ve Atlas Okyanusu’nda batmıştır. Andrews, birçok insanın tahliyesine yardımcı olmuş ve kendisi kurtulmayı denememiştir.

Karel Soucek
Karel Soucek kendi icadı olan darbe emici varil ile Niagara Şelalesi’nden atlamış ve hayatta kalmıştı. Bu başarısından aldığı cesaretle 1985 yılında özel olarak inşa edilen Astrodome adında 180 fit yüksekliğindeki şelaleden atladı. Fakat bu defa başarılı olamadı ve hayatını kaybetti. Darbe emici varil, havuzun kenarına çarparak parçalara ayrılmıştı.

Wan Hu
Uçma kabiliyeti tarih boyunca herkesin erişmek istediği yeteneklerden biri haline gelmiştir. Bu sebeple kuşlara imrenme, insanların özgürlük hissiyatını ve keşfetme ihtiyacını dışa vurmaktadır. Elbette bu uğurda birçok çalışma yapılmış ve birçok insan hayatını kaybetmiştir. Wan Hu, uçma eylemini hayata geçirerek Ay’a gitmek isteyen ilk insandı.
Wan Hu, kısaca uzaya gitmek isteyen bir hayalperestti. 16. yüzyılda Çinlilerin eğlence amaçlı kullandığı havai fişekleri bambudan yapılan bir sandalyenin altına yerleştirmişti. 47 adet havai fişek ve bunları ateşlemek için görevli olan 47 kişi ateşleme için hazırdı. Wan Hu’nun emriyle fişekler ateşlendi fakat o sırada büyük bir patlama oldu. Etraftaki toz ve dumanın dağılması sonrasında ne Wan Hu ne de sandalyesi oradaydı. O andan sonra Wan Hu ve sandalyesini gören olmadı.

Wan Hu’nun yanıp kül olduğuna inanmak yerine uçarak Ay’a ulaştığını düşünenlerin sayısı epey çoktu. Bu nedenle kimi kaynaklarda ilk astronot olarak da ifade edilir. Modern bilim çevreleri bu olayın yaşanmış olma olasılığını oldukça düşük görür. Çünkü o dönemin teknolojisiyle böyle bir roketli uçuşun hayatta kalınarak gerçekleştirilmesi neredeyse imkansızdır. Bu yönüyle hikaye hem trajik hem de mitolojik ögeler taşır. Wan Hu efsanesinin yüzyıllarca devam etmesi sonucu Ay’da bulunan bir kratere Wan-Hoo ismi verilmiştir.
İlginizi Çekecek İçerik: ‘Nikola Tesla : Sıra Dışı İcatlarla Hayatımızı Kolaylaştıran Dahi‘
İsmail Bin Hammad El-Cevheri
Mucit Cevheri, 1008 yılında kuş tüyü ile kaplanan tahta kanatlar üreterek kollarına bağlamıştır. Nişabur kentinde bir caminin tepesine çıkarak uçmayı denemiş fakat yere çakılarak vefat etmiştir. Bu deneme Wright kardeşlerden yaklaşık 900 yıl önce yapılan ve tarihte bilinen ilk uçuş deneyimidir.