Sürdürülebilirlik Nedir? Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Nelerdir?
Sürdürülebilirlik kavramının tarih boyunca farklı zamanlarda ve farklı bağlamlarda ortaya çıktığı görülmektedir. Ancak modern anlamda sürdürülebilirlik, çevresel endişelerin ve doğal kaynakların tükenme riskinin daha geniş bir toplumsal farkındalık kazanmasıyla öne çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası sanayileşme, doğal kaynakların aşırı kullanımına ve çevresel sorunlara yol açmıştır. Bu durum, sürdürülebilirlik kavramının daha geniş bir perspektifle ele alınmasına sebep olmuştur.
Sürdürülebilirlik konusunda yapılan çalışmalar arasında çevresel etkilerin azaltılması, doğal kaynakların etkin kullanımı, atık yönetimi, enerji verimliliği, toplumsal adalet, eğitim, sağlık gibi birçok başlık bulunmaktadır. Ayrıca sürdürülebilirlik, iş dünyasında ve endüstriyel faaliyetlerde de önemli bir konu haline gelmiştir. Şirketlerin sürdürülebilirlik stratejileri geliştirmelerine, çevre dostu uygulamaları benimsemelerine öncülük etmiştir.
Sürdürülebilirlik Nedir?
Sürdürülebilirlik, uzun vadede sadece girdilere güvenerek doğal ve temiz enerji kaynaklarından faydalanma anlamına gelir. Bu yaklaşım, ihtiyaçları karşılamak için mevcut kaynakları kullanmanın yanı sıra gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmayı amaçlar.
Sürdürülebilirlik, günümüzde sadece çevre meselesi olarak tanımlanan bir kavram değildir. Aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarıyla bir bütün olarak ele alınan kapsamlı bir yaklaşımdır. Temelde, mevcut nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan kaynakları, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yönetme çabasıdır. Bu yaklaşım, çevresel dengeyi sağlamanın yanı sıra toplumsal adaleti ve ekonomik refahı da içermektedir.
Sürdürülebilirlik kavramının kökeni, doğal kaynakların aşırı kullanımının ve çevresel sorunların artmasının sonucunda oluşan endişelere dayanmaktadır. Sanayileşme ve küreselleşme süreçleri, insanlık için hızlı bir kalkınma getirdiği gibi doğanın dengesini de ciddi şekilde tehdit etmiştir. Bu durum, gelecek nesillere ait bir dünyanın sorumluluğunu gündeme getirmiştir.

Modern sürdürülebilirlik anlayışı, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında, çeşitli disiplinlerin etkileşimiyle ortaya çıkmıştır. Ekonomi, çevre bilimleri ve sosyal bilimler gibi farklı alanlardan gelen uzmanların işbirliği, sürdürülebilirlik kavramını çok boyutlu bir perspektifle ele almamıza olanak sağlamıştır. Bu kapsamlı yaklaşım, sadece kaynakları etkin bir şekilde kullanmayı değil, aynı zamanda toplumların ve ekonominin sürdürülebilir bir geleceğe yönlendirilmesini de amaçlar.
Sürdürülebilirliğin Tarihsel Gelişimi
Sürdürülebilirlik kavramının tarihsel evrimi, insanlığın doğayla olan ilişkisinin ve kaynakların kullanımının biçimlenmesindeki değişimlere dayanır. İnsanoğlu, tarih boyunca doğal kaynakları kullanarak kendi varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Fakat bu kaynakların sınırsız olmadığını ve yönetilmesi gerektiğini anlama süreci uzun bir zaman almıştır.
- Geleneksel Toplumlar ve Doğayla Bütünleşme (MÖ 10.000 – MS 1800): İlk toplumlar doğayla iç içe yaşayarak, kaynakları dengeli bir şekilde kullanma eğilimindeydiler. Tarımın gelişimiyle birlikte insanlar, doğanın dengesini korumak ve bereketli toprakları kullanmak konusunda bilgi sahibi oldular.
- Sanayi Devrimi ve Kaynakların Hızlı Kullanımı (18.yy): Sanayi Devrimi, teknolojik ve endüstriyel ilerlemelerle birlikte hızlı bir ekonomik büyümeyi getirdi. Ancak bu dönemde doğal kaynakların aşırı kullanımı ve çevresel sorunlar artmaya başladı. Bu sebeple insanlar, kaynakların sınırlı olduğunu ve dikkatli şekilde yönetilmesi gerektiğini fark etti.
- Çevresel Hareketler ve Ekolojik Bilinçlenme (20.yy): 20.yüzyılda çevre sorunlarına dikkat çeken çeşitli hareketler ortaya çıktı. Rachel Carson’ın ‘Sessiz Bahar’ kitabı, çevre kirliliği konusunda geniş bir farkındalık yarattı. Ek olarak bu dönemde, ekolojik bilinç arttıkça sürdürülebilirlik kavramı daha geniş bir perspektifle ele alınmaya başlandı.
- Birleşmiş Milletler ve Sürdürülebilir Kalkınma (1980’ler – Günümüz): 1987’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (UNCED) yayımladığı Brundtland Raporu, sürdürülebilir kalkınma kavramını resmi olarak tanıttı. Rapora göre, “bugünün ihtiyaçlarını karşılamak, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri fırsatları tehlikeye atmadan” gerçekleştirilmelidir.
- Küresel Anlaşmalar ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (2000’ler-Günümüz): 2000’lerden itibaren, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni belirleyerek küresel düzeyde sürdürülebilirlik çabalarını koordine etmeye odaklanmıştır. 2015’te kabul edilen ve 2030’a kadar olan dönemi kapsayan bu sistem yoksulluğun azaltılması, eşitsizliklerin giderilmesi, iklim eylemi gibi konularda toplu bir çaba gerektiren hedefleri içermektedir.
Bu tarihsel yolculuk, sürdürülebilirlik kavramının evrimini göstermektedir. Ayrıca insanlığın doğayla uyumlu bir şekilde varlığını sürdürme konusundaki zorunluluğunu vurgular. Bugün, geçmişteki deneyimlerden çıkardığımız derslerle şekillenen sürdürülebilirlik çabaları, dünyamızı gelecek nesillere sürdürülebilir bir şekilde bırakma hedefini taşımaktadır.
Sürdürülebilirliğin Üç Temel Unsuru Nedir?
Sürdürülebilirlik, geniş bir perspektife sahip çok boyutlu bir kavramdır. Çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlar, sürdürülebilirlik kavramının 3 temel unsurudur.

Sürdürülebilirliğin çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlar birbirine sıkıca bağlıdır. Yani birinin ihmal edilmesi diğerlerini olumsuz etkiler. Bu nedenle, sürdürülebilirlik çabalarında entegrasyon ve eşgüdüm önemlidir. Genellikle yerel, ulusal ve küresel düzeyde birçok paydaşın katılımını gerektirir. Bu çok boyutlu perspektif, dünyamızın kaynaklarını koruma, ekonomik refahı artırma ve toplumların yaşam kalitesini yükseltme amacını taşıyan hedeflere ulaşmada rehberlik eder.
Çevresel Sürdürülebilirlik
Doğal kaynakların korunması, ekosistemlerin denge içinde tutulması ve çevresel kirliliğin azaltılması gibi konuları içerir. Buna göre iklim değişikliği, su ve enerji kullanımı gibi çevresel sorunlarla mücadele temel hedeftir. Sürdürülebilirlik kavramına uygun çevre politikaları ve uygulamaları, doğanın kaynaklarını dikkatli bir şekilde yöneterek gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmayı hedefler.
Temiz enerji projeleri ve enerji verimliliği stratejileri, çevresel etkileri azaltmayı hedefler. Temiz enerji kullanımına yönelik en önemli konulardan biri elektrikli araçların kullanılmaya başlanmasıdır. Bu sebeple ‘Dünya Fosil Yakıt İle Çalışan Araçları Kullanmaktan Vazgeçiyor’ demek doğru bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca, Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Fit For 55 Paketi, Yeşil Mutabakat kapsamında iklim, ulaşım, enerji, arazi kullanımı ve vergilendirme işlemlerini %55 emisyon azaltımı hedefine uygun hale getirmeyi hedeflemektedir. Fit For 55 Paketi içerisinde bulunan hedefleri incelemek için ‘Fit For 55 Paketi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’ başlıklı makalemize göz atabilirsiniz.

Ekonomik Sürdürülebilirlik
Kaynakların etkin kullanımı, ekonomik büyümenin adil bir şekilde dağıtılması ve yoksulluğun azaltılması üzerine odaklanır. Aynı zamanda adil ticaret uygulamalarını da teşvik eder. Şirketler, tedarik zinciri boyunca adil ticaret uygulamalarını benimseyerek, üreticilere adil fiyatlar ödemeyi ve sosyal sorumluluklarına odaklanmayı amaçlar.
Ekonomik sürdürülebilirlik aynı zamanda inovasyonu da destekler. Yeni teknolojiler, daha az kaynakla daha fazla üretim yapılmasını ve çevresel etkilerin azaltılmasını mümkün kılar. Bu kapsamda araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yatırım yapılması, uzun vadeli ekonomik dayanıklılığın temelini oluşturur.
Şirketler, sürdürülebilir iş modellerini benimseyerek hem çevresel hem de ekonomik kazanç elde etmeyi hedefler. Paydaş değerini artırmaya odaklanan şirketler, uzun vadeli başarı için bu türde iş stratejilerini benimser.

Sosyal Sürdürülebilirlik
Toplumların refahını artırmayı, eşitsizlikleri azaltmayı ve toplumsal adaleti sağlamayı amaçlar. Sağlık, eğitim, iş güvencesi, cinsiyet eşitliği ve kültürel çeşitlilik gibi konular sosyal sürdürülebilirlik çerçevesindedir. Ek olarak toplumsal sorumluluk projelerini teşvik etmeyi içerir.
Sosyal sürdürülebilirlik, aynı zamanda sosyal sermayeyi de kapsar. Topluluklar arasında güven, iş birliği ve dayanışma duygularının gelişmesini sağlar. Güçlü sosyal bağlara sahip toplumlar, kriz zamanlarında daha dayanıklı olur ve sorunlara birlikte çözüm üretirler. Bu nedenle yerel toplulukların desteklenmesi, gönüllülük faaliyetlerinin teşviki ve sivil toplumun güçlendirilmesi sosyal sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşır.
Çalışma yaşamında sosyal sürdürülebilirlik ise insana yakışır işlerin teşvik edilmesi, işçi haklarının korunması, güvenli çalışma koşullarının sağlanması ve iş güvencesinin temin edilmesiyle ilişkilidir. Aynı zamanda fırsat eşitliği, kadınların iş gücüne katılımı ve çeşitliliğin teşviki de bu çerçevede değerlendirilmektedir.
Göç, kentleşme, yaşlanan nüfus ve toplumsal eşitsizlik gibi eğilimler, sosyal sürdürülebilirliğin önemini artırmaktadır. Bu bağlamda, kapsayıcı şehirler inşa edilmesi, sosyal konut politikalarının geliştirilmesi ve kent yoksulluğunun azaltılması gibi çalışmalar da sosyal sürdürülebilirliğe katkı sağlar.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Birleşmiş Milletler tarafından ilk olarak 2000 yılında, 8 başlıktan oluşan Milenyum Kalkınma Hedefleri ilan edilmiştir. Fakat bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için belirlenen süre 2015 yılında tamamlanmıştır. Bu sebeple Birleşmiş Milletler tarafından Küresel Amaçlar oluşturulmuştur. Bu amaçlar, 2015’te üye ülkeler tarafından belirlenen, 17 sürdürülebilir kalkınma hedefinden oluşan küresel hedeflerdir. 2030’a kadar dünyada yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlikleri azaltmak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve adil bir dünya oluşturmak amacını taşır. Ocak 2016’da yürürlüğe giren 17 sürdürülebilir kalkınma hedefi, toplam 169 adet alt hedeften oluşmaktadır:

Yoksulluğa Son
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan ilk hedef, dünyadaki her türlü yoksulluğun her yerde sona erdirilmesini amaçlar. Bu hedef, yalnızca gelir yoksulluğunu değil; gıda, barınma, sağlık, eğitim, sosyal koruma ve temel hizmetlere erişim gibi alanlardaki yoksunlukları da kapsar.
Yoksulluk, diğer tüm sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile doğrudan ilişkilidir. Eğitim, sağlık, cinsiyet eşitliği, istihdam ve çevre koşulları gibi konular yoksulluktan doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle, ‘Yoksulluğa Son’ hedefi, tüm hedeflerin temelidir. Yoksulluğa Son hedefi, 7 alt hedeften oluşmaktadır.

Açlığa Son
Bu hedef, 2030 yılına kadar açlığı sona erdirmeyi, gıda güvenliğini sağlamayı, beslenme kalitesini artırmayı ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmeyi amaçlar. ‘Açlığa Son’ hedefi, sadece insanların aç kalmamasını değil; yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdaya herkesin, her zaman erişimini garanti altına almayı hedefler.
Açlık, yalnızca bir sağlık sorunu değildir. Aynı zamanda eğitim, işgücü verimliliği, ekonomik gelişme ve toplumsal barış gibi birçok alanı doğrudan etkiler. İklim değişikliği, savaşlar, salgınlar ve ekonomik krizler, gıda güvencesizliğini artırırken; sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri, hem yoksulluğu azaltmanın hem de sağlıklı toplumlar inşa etmenin temelidir. Açlığa Son hedefi, 8 alt hedeften oluşmaktadır.

Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam
Bu hedef, herkes için sağlıklı bir yaşam sağlanması ve her yaşta esenlik halinin desteklenmesi amacıyla oluşturulmuştur. ‘Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam’ hedefi, hem bulaşıcı hem de bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi, anne ve çocuk sağlığı, zihinsel sağlık, madde bağımlılığı, trafik kazaları ve sağlık hizmetlerine erişim gibi konuları kapsar.
Sağlıklı bireyler, eğitim ve üretkenlik açısından toplumsal kalkınmanın temelidir. Bu hedef, aynı zamanda bireyin yaşamı boyunca sağlıklı, üretken ve sosyal kalmasını desteklemeyi amaçlar. Ayrıca COVID-19 salgını, bu hedefin ne kadar kritik olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam hedefi, 13 alt hedeften oluşmaktadır.

Nitelikli Eğitim
Bu hedef, 2030 yılına kadar herkes için kapsayıcı, eşitlikçi ve kaliteli eğitimi sağlamak ve herkesin yaşam boyu öğrenme fırsatlarına erişimini desteklemek amacı taşır. Eğitim, bireyin potansiyelini gerçekleştirmesi ve toplumların sürdürülebilir kalkınmasını sağlaması açısından kilit bir unsurdur.
Eğitim, bireyin özgürleşmesinin ve toplumsal gelişmenin anahtarıdır. Eğitime yapılan her yatırım, sağlık, istihdam, toplumsal cinsiyet eşitliği ve barış için çarpan etkisi yaratır. ‘Nitelikli Eğitim’, tüm diğer sürdürülebilir kalkınma amaçlarının başarısı için vazgeçilmezdir. Bu hedef, 10 alt hedeften oluşmaktadır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Bu hedef, kadınlar ve kız çocukları için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve onları her alanda güçlendirmek amacıyla oluşturulmuştur. Kadınların eğitime, sağlığa, istihdama, siyasi temsil ve karar alma süreçlerine eşit şekilde katılması; toplumsal kalkınma, adalet ve barış için kritik önemdedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece bir insan hakkı meselesi değil; aynı zamanda sosyoekonomik kalkınmanın hızlandırıcısıdır. Kadınların eğitime erişimi, iş gücüne katılımı, mülkiyet hakkı ve liderlik rollerinde yer alması, yoksulluğun azalmasına, ekonomik büyümeye ve daha adil toplumların inşasına katkı sağlar. Kadınların güçlendirilmesi, diğer tüm sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin başarısını doğrudan etkiler. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği hedefi 9 alt hedeften oluşmaktadır.

Temiz Su ve Sanitasyon
Bu hedef, 2030 yılına kadar herkesin temiz suya erişimini, güvenli sanitasyon hizmetlerini ve hijyen koşullarını sağlamayı ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini amaçlamaktadır. Suya erişim, insan sağlığı, tarım, gıda güvenliği, enerji üretimi ve ekosistemler için hayati öneme sahiptir.
Dünya genelinde 2 milyardan fazla insanın hala güvenli içme suyuna erişimi bulunmamaktadır. 3.5 milyardan fazla kişi ise temel sanitasyon hizmetlerinden yoksundur. Suya erişim; sağlık, eğitim, gıda güvenliği, üretkenlik ve kadınların güçlenmesi gibi birçok alanı doğrudan etkiler. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle su kıtlığı sorunu giderek daha büyük bir tehdit haline gelmektedir. ‘Temiz Su ve Sanitasyon’ hedefi, aynı zamanda halk sağlığı krizlerinin ve çevresel bozulmaların önlenmesinde de kritik bir rol oynar. Bu hedef, 8 alt hedeften oluşmaktadır.

Erişilebilir ve Temiz Enerji
Bu hedef, herkesin uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerji hizmetlerine erişimini sağlamayı amaçlamaktadır. Enerji, yoksulluğun azaltılmasından eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunulmasına, sanayi üretiminden iklim değişikliğiyle mücadeleye kadar tüm alanların temelini oluşturur.
Enerjiye erişim, çağdaş yaşamın temel bir gereksinimidir. Elektrik, sağlık tesislerinin çalışması, güvenli su temini ve dijital kapsayıcılık gibi birçok alan için gereklidir. Bununla birlikte fosil yakıtlara bağımlılık, sera gazı salınımını artırmakta ve iklim krizini derinleştirmektedir. Bu nedenle yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına geçiş, hem insan refahı hem de gezegenin korunması için hayati öneme sahiptir. ‘Erişilebilir ve Temiz Enerji’ hedefi 5 alt hedeften oluşmaktadır.

İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme
Bu hedef, herkes için sürdürülebilir, kapsayıcı ve sürekli ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve insana yakışır işi teşvik etmeyi amaçlar. Ekonomik kalkınma, yoksulluğu azaltmanın ve toplumsal refahı artırmanın anahtarıdır. Ancak bu büyümenin çevreyle uyumlu, adil ve kapsayıcı olması gerekir.
2020’li yıllarda pandeminin etkisiyle küresel işsizlik ve güvencesiz çalışma artmıştır. Bu hedef, hem ekonomik kalkınmayı hem de insan merkezli bir üretim düzenini ön plana çıkarmaktadır. ‘İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme’ hedefi 12 alt hedeften oluşmaktadır.

Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı
Bu hedef, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi teşvik etmeyi, altyapıyı iyileştirmeyi ve yenilikçiliği desteklemeyi amaçlar. Güçlü altyapılar ve sanayi sistemleri, ekonomik kalkınmanın belkemiğidir. Aynı zamanda araştırma, teknoloji ve inovasyon yoluyla toplumların direncini ve rekabet gücünü artırır.
Sanayi, altyapı ve inovasyon istihdam yaratır. Bununla birlikte ekonomik rekabet gücünü artırır ve refahın daha adil dağılmasını sağlar. Ancak bu büyüme çevreye zarar vermemelidir. ‘Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı’ hedefi, düşük karbonlu, kaynak verimli ve yenilikçi bir üretim anlayışını yaygınlaştırmayı, ayrıca az gelişmiş bölgelerin dijital uçurumunu kapatmayı amaçlamaktadır. Bu hedef, 8 alt hedeften oluşmaktadır.

Eşitsizliklerin Azaltılması
Bu hedef, ülkeler içinde ve ülkeler arasında artan eşitsizlikleri azaltmayı amaçlar. Gelir dağılımındaki dengesizlikler, sosyal dışlanma ve küresel karar alma süreçlerindeki adaletsizlikler, hem bireylerin yaşam kalitesini hem de toplumsal uyumu olumsuz etkiler. ‘Eşitsizliklerin Azaltılması’ hedefi, daha adil ve kapsayıcı bir dünya düzeni kurmayı amaçlar.
Dünya genelinde hem ülkeler arası hem de ülkeler içindeki gelir ve fırsat eşitsizlikleri büyümektedir. En zengin %1’lik kesim, dünya gelirinin büyük kısmını elinde bulundururken; yüz milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Eşitsizlikler, sadece gelirle sınırlı değildir. Eğitim, sağlık, yargı, temsil hakkı gibi birçok alanda da adaletsizlikler derindir. Eşitsizliklerin Azaltılması hedefi, bu dengesizlikleri gidermeyi ve daha adil, dengeli bir kalkınma modeli oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu hedef, 10 alt hedeften oluşmaktadır.

Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar
Bu hedef, şehirlerin herkes için kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirilmesini amaçlar. Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaktadır ve bu oran artmaya devam etmektedir. Şehirler, ekonomik büyümenin merkezleri olsa da; hızlı kentleşme, altyapı eksikliği, gecekondu oluşumu, hava kirliliği, trafik ve sosyal eşitsizlik gibi birçok zorluk doğurmaktadır.
Günümüzde şehirler dünya enerji tüketiminin %70’inden fazlasını gerçekleştirmektedir. Ayrıca karbon salınımlarının büyük kısmı şehirlerde oluşmaktadır. Ancak şehirler inovasyonun, istihdamın ve kültürel çeşitliliğin de merkezidir. ‘Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’ hedefi, şehirleri yalnızca nüfusu barındıran yerler değil, aynı zamanda insan onuruna yakışır yaşamın sağlandığı, dayanıklı, yeşil ve kapsayıcı yaşam alanları haline getirmeyi amaçlar. Bu hedef, 10 alt hedeften oluşmaktadır.

Sorumlu Üretim ve Tüketim
Bu hedef, kaynakların verimli kullanımı, israfın önlenmesi, atıkların azaltılması ve çevreye duyarlı üretim-tüketim kalıplarının yaygınlaştırılması yoluyla sürdürülebilir ekonomik büyümenin desteklenmesini amaçlar. Mevcut tüketim ve üretim alışkanlıkları, doğal kaynakları hızla tüketmektedir. Aynı zamanda çevreye zarar vermekte ve gelecekteki kuşakların ihtiyaçlarını karşılamasını tehlikeye atmaktadır.
Gıda israfı, aşırı enerji tüketimi ve bilinçsiz alışveriş alışkanlıkları doğal kaynakların tükenmesine neden olmaktadır. ‘Sorumlu Üretim ve Tüketim’ hedefi, bu gidişatı tersine çevirmeyi hedefler. Daha az tüketerek, daha fazlasını üretmeyi ve gezegeni koruyarak kalkınmayı amaçlar. Bu hedef, 11 alt hedeften oluşmaktadır.

İklim Eylemi
İklim Eylemi, iklim değişikliği ve etkilerine karşı acil önlemler alınmasını amaçlar. Sera gazı, kuraklıklar, seller ve diğer aşırı hava olayları, ekosistemleri ve insan yaşamını tehdit etmektedir. Bu hedef, hem emisyonların azaltılmasını hem de iklim değişikliğine uyumu kapsamaktadır.
İklim değişikliği, tüm sürdürülebilir kalkınma hedeflerini doğrudan etkiler. Aşırı hava olayları, gıda üretimini, su kaynaklarını ve sağlık sistemlerini tehdit etmektedir. Özellikle savunmasız ülkelerde ve topluluklarda etkileri daha da yıkıcı olmaktadır. ‘İklim Eylemi’ hedefi, iklim kriziyle mücadele için bilimsel, kapsayıcı ve hızlı önlemler alınmasını teşvik eder. Bu hedef, beş alt hedeften oluşmaktadır.

Sudaki Yaşam
Bu hedef okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumayı ve sürdürülebilir şekilde kullanmayı amaçlar. Okyanuslar dünya üzerindeki oksijenin yaklaşık %50’sini üretir. Aynı zamanda iklimi düzenler ve milyonlarca insan için gıda ve geçim kaynağı sağlar. Ancak aşırı avlanma, plastik kirliliği, asitleşme ve ısınma, deniz ekosistemlerini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu hedef, okyanusların sadece doğal kaynak değil, aynı zamanda iklim dengesi, ekonomik sürdürülebilirlik ve biyoçeşitlilik açısından yaşamsal bir unsur olduğunu vurgular. ‘Sudaki Yaşam’ hedefi, 10 alt hedeften oluşmaktadır.

Karasal Yaşam
Karasal Yaşam hedefi, karasal ekosistemlerin korunması, sürdürülebilir şekilde kullanılması, ormanların yönetimi, çölleşmeyle mücadele, arazi tahribatının durdurulması ve biyoçeşitlilik kaybının önlenmesini amaçlar. Dünya üzerindeki karasal yaşam; gıda güvenliğinden iklim düzenlemesine, temiz su döngüsünden ekonomik faaliyetlere kadar pek çok sürecin temelini oluşturur. Ancak ormansızlaşma, tarımsal genişleme, yasa dışı avcılık ve istilacı türler, bu sistemleri tehdit etmektedir. Bu hedef, doğanın korunmasının sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve insani bir zorunluluk olduğunu vurgular. ‘Karasal Yaşam’ hedefi, 12 alt hedeften oluşmaktadır.

Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar
Bu hedef, barışçıl ve kapsayıcı toplumların inşasını, herkes için adaletin sağlanmasını ve tüm düzeylerde etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumların kurulmasını hedefler. Kalıcı kalkınma ancak hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, şeffaf yönetim ve güvenilir adalet sistemleriyle mümkündür. Savaşlar, yolsuzluk, şiddet, ayrımcılık ve zayıf kamu kurumları kalkınmayı doğrudan engeller.
Adalet sistemlerine eşit erişim olmaması, hak arama süreçlerinde eşitsizliğe neden olmaktadır. Yolsuzluk ve kötü yönetim, kamu kaynaklarının boşa harcanmasına ve halkın güveninin sarsılmasına neden olur. ‘Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar’ hedefi, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşıdır. Diğer tüm hedeflerin sağlıklı biçimde uygulanabilmesi için bu hedefin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi kritik öneme sahiptir. Bu hedef, 12 alt hedeften oluşmaktadır.

Amaçlar için Ortaklıklar
Bu hedef, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi için küresel düzeyde güçlü ortaklıkların kurulmasını amaçlar. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin mali, teknolojik, ticari ve kurumsal kaynakları ortak bir çabayla seferber etmesini, bilgi paylaşımını ve politika uyumunu temel alır. Küresel iş birlikleri, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşıdır.
‘Amaçlar için Ortaklıklar’ hedefi diğer 16 hedefin başarısı için destekleyici ve bütünleştirici bir çerçeve sunar. Kimseyi geride bırakmama anlayışı, ancak kapsayıcı ortaklıklar sayesinde hayata geçirilebilecektir. Bu hedef, 19 alt hedeften oluşmaktadır.

2024 Yılı Sürdürülebilir Kalkınma Raporu
Her yıl BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından ülkelerin Sürdürülebilir Kalkınma Raporu yayınlamaktadır. Bu doğrultuda 2024 yılında yayınlanan rapora göre hedeflerin tamamında ciddi sapmaların bulunduğu görülmüştür. Bu şekilde devam edilmesi durumunda tüm kazanımların yok olabileceği anlaşılmaktadır.

167 ülke için yayınlanan 2024 raporuna göre Türkiye, 70.5 puanla 72. sıradadır. Ayrıca sıralamada Finlandiya 86.4 puan ile birinci olurken Güney Sudan 40,1 puan ile sonuncu olmuştur.
17 adet hedef, Türkiye için incelendiğinde 8’inde büyük zorlukların devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte 7’sinde önemli zorlukların devam ettiği, 2’sinde ise zorlukların devam ettiği gözlenmiştir.

Sürdürülebilir Kalkınma Raporu için veri alınabilen ülkelerin performansı hakkında interaktif harita üzerinde inceleme yapılması mümkündür.

