İklim Değişikliği Nedir? Nedenleri ve Sonuçları Nelerdir?
İklim değişikliği, gezegenimizin doğal dengesini bozan ve insanlığın yaşamını tehdit eden bir fenomendir. İklim değişikliğinin temel nedenleri arasında insan faaliyetlerinin etkisi önemli bir yer tutar. Sanayi devrimiyle birlikte başlayan ve hızla artan fosil yakıt kullanımı, sera gazlarının atmosferde birikmesine neden olarak sera etkisini artırmaktadır. Aynı zamanda ormansızlaşma, tarım alanlarının kentleşmeye açılması ve denetimsiz endüstriyel faaliyetler de doğal ekosistemleri tahrip ederek iklim dengesini bozmaktadır.
Bu değişikliklerin sonuçları ise ürkütücü olabilir. Yükselen deniz seviyeleri, aşırı hava olayları, kuraklık, seller ve ekosistemlerdeki bozulmalar gibi doğal felaketler bu sonuçların sadece birkaçıdır. Bunlar sadece doğal yaşamı değil, aynı zamanda insan yaşamını da derinden etkilemektedir. Tarım alanlarının verimsizleşmesi, içme suyu kaynaklarının azalması, gıda güvenliği sorunları ve göç dalgaları gibi sonuçlar iklim değişikliğinin insanlığa olan tehdidini açıkça ortaya koyuyor.
İklim Değişikliğinin Nedenleri
Dünyadaki yaşam, 3 önemli faktörün birleşimi sayesinde varlığını sürdürüyor. Bunlar; güneşe olan uzaklığımız, gezegenimizin sahip olduğu atmosfer ve su döngüsüdür. Yaklaşık 4 milyar yıl önce güneşten gelmeye başlayan enerji, sera etkisi dediğimiz fenomeni başlattı.
Sera etkisinin oluşması için enerji yüklü güneş ışınları yaklaşık 300 kilometrelik gaz tabakasından oluşan atmosferi geçer. Bu ışınların bir kısmı kara ve deniz tarafından absorbe olur. Bir kısmı da geri dönerek ısıyı tutan gazlar (karbon dioksit, metan ve su buharı dahil) tarafından emilirler. Eğer bahsettiğimiz bu doğal sera etkisi olmasaydı, gezegendeki ortalama sıcaklık 18°C olan gerçek seviye yerine -15°C civarlarında olurdu.
Peki sera etkisi bu kadar avantajlı bir olguysa, bugün neden bu kadar endişeleniyoruz? İklim değişikliği ve küresel ısınma bizi neden bu kadar ürkütüyor? Aslında iklim değişikliği gezegenimizin tarihi boyunca her zaman var olmuştur. Ancak son 150 yıldır gördüğümüz küresel ısınma anormal seviyelere ulaştı. Bunun temel nedeni ise insan faaliyetleri. Bu olaya antropojenik sera etkisi denir ve doğal sera etkisine ek olarak ortaya çıkar.

Sanayi devrimiyle birlikte insanoğlu atmosfere milyonlarca ton CO2 ve diğer sera gazlarını pompalamaya başladı. Böylelikle son 700.000 yılın minimum seviyelerine kıyasla atmosferde bulunan CO2 miktarını iki katına çıkardı. Bu miktar, Hawaii takımadalarındaki Mauna Loa’da aktif olan gözlemevleri ve benzerleri tarafından yapılan araştırmalar sayesinde günlük olarak gözlemlenebilir. Yaklaşık 15 yıldır tüm dünyada binlerce bilim insanı tarafından üretilen, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından analiz edilen ve düzenlenen veriler, küresel ısınmanın %97’sinin antropojenik sera etkisinden kaynaklandığını doğrulamıştır. Yani sera etkisinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İklim Değişikliğinin Sonuçları
Küresel ısınmanın etkilerini uzun zamandır hissedebiliyoruz. Sanayi öncesi seviyelere göre gezegenimizin ortalama sıcaklığı 0.98°C arttı. 2000 yılından beri gözlemlenen eğilim, önlem alınmadığı takdirde 2030 ile 2050 arasında +1.5°C daha artış olabileceğini gösteriyor. Arktik deniz buzu her on yılda bir %12.85 küçülürken kıyı gelgit kayıtları deniz seviyelerinin 1870’ten beri her yıl 3.3 mm arttığını belirtiyor. 2023 yılı da 1850’den beri kayıtlara geçen en sıcak yıl olmuştur.

Yangın mevsimleri 2019’da Avustralya’da olduğu gibi daha uzun ve daha yoğun hale geldi. 1990’dan bu yana kasırga ve sel gibi aşırı hava olaylarının sıklığı da arttı. Ayrıca bu hava olayları yılın alışılmadık zamanlarında yıkıcı ve yoğun seviyelerde meydana gelmeye başladı. Bitki ve hayvan türleri, bir ekosistemden diğerine öngörülemeyen yollarla göç ediyor ve bu durum dünya çapında biyolojik çeşitliliğe inanılmaz zararlar veriyor.
Tüm bunları küresel iklim değişikliği ifadesiyle tanımlayabiliriz. Ciddi ve global çapta önlemlerin alınmadığı her gün durum gittikçe kötüleşiyor. Artık iklim krizinden bahsetmeye başlamalıyız gibi görünüyor. Çünkü iklim her zamankinden çok daha hızlı değişiyor.
İklim Değişikliğinin Çözümleri
Fosil yakıtları yakmak ve yağmur ormanlarını yok etmek gibi faaliyetler iklim değişikliği üzerinde artan bir etkiye sahiptir. Bu durum, atmosferde doğal olarak bulunan gazlara büyük miktarlarda sera gazı ekleyerek küresel ısınmayı artırıyor. Bu sera gazlarının çoğu kömür ve petrol yanması sonucu oluşmaktadır. McKinsey’in 2019 Küresel Enerji Perspektifi’ne göre toplam CO2 emisyonlarının %83’ü fosil yakıt kaynaklıdır.

Yalnızca kömürle çalışan elektrik santrallerinin toplam elektrik üretimine katkısı %36’yı bulmaktadır. Yakılan kömürden kaynaklanan CO2 emisyonları, yıllık ortalama sıcaklıklardaki 1°C’lik artışın yaklaşık üçte birinden sorumludur. Bu da kömürü insanlık tarihindeki en büyük emisyon kaynağı haline getirmektedir. Petrol ise 2019’da 12.54 milyar ton CO2 üreten en büyük ikinci emisyon kaynağı olmuştur.
Ormanların yok edilmesi de iklim üzerinde önemli zararlara neden olmaktadır. Ağaçlar atmosferdeki karbondioksiti emerek iklimi düzenlemeye yardımcı olur. Bu nedenle, ağaçların yok edilmesi yararlı etkiyi azaltır. Dolayısıyla ağaçlarda depolanan karbon atmosfere salınarak sera etkisini artırır. Son olarak, hayvancılıktaki plansız artış ve ozon içeren gübrelerin kullanımı da sera gazı emisyonlarının artmasına katkıda bulunmaktadır.

İklim değişikliğinin sonuçları pek iç açıcı olmasa da hala umut var. İklim değişikliğini durdurmak için hemen harekete geçerek durumun daha da kötüye gitmesini engelleyebiliriz. Dünya daha temiz, daha sürdürülebilir enerji çözümlerini benimserken alınan önlemler henüz yeterli değil. İşte küresel iklim değişikliğini engellemek için yapılması gerekenler:
- Gıda israfının azaltılması
- Yapıların enerji verimli hale getirilmesi (ısı yalıtımı vb.)
- Elektrik- sıcak su ihtiyacı için yenilenebilir enerji sistemlerinin kullanılması
- Geri dönüşüme önem verilmesi
- Fosil yakıt kullanımının durdurulması
- Orman tahribatlarının önüne geçilmesi
İklim Değişikliği Konusunda Yapılan Uluslararası Anlaşmalar
Aralık 2015’teki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC) konferansında uluslararası temsilciler, iklim değişikliğiyle mücadele için uzun vadeli hedefler ve esnek bir yapı ile karbondan arındırma için güvenilir bir çerçeve sağlayan Paris Anlaşması‘nı kabul ettiler. Katılımcı ülkeler, sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2°C’nin altında sınırlamayı taahhüt etti. Nihai hedef ise yüksek emisyon değerlerini kısa sürede azaltarak yüzyılın ikinci yarısında karbon nötrlüğüne ulaşmak. Benzer şekilde Avrupa Komisyonu da 2021 yılında, Yeşil Mutabakat kapsamında Fit For 55 paketini yayımlamıştır. Buna göre, emisyonları 2030’a kadar 1990 yılındaki seviyelere kıyasla en az %55 oranında azaltmak hedeflenmiştir.

İklim değişikliği geri dönüşü olmayacak noktalara doğru ilerliyor ve kendi kendine de durmayacak. Gerekli olan ise insanlık açısından önemli bir kültürel değişim. Yapılması gerekenler konusunda halihazırda ortak bir kanı mevcut. Ancak artık bunun gerçeğe dönüştürülmesi, yani samimi bir şekilde uygulanması gerekiyor. Gelecek nesillerin yaşam kalitesini korumak ve gezegenimizi yaşanabilir halde tutmak için iklim değişikliğiyle mücadele etmek hayati önem taşıyor.