Dünyanın En İlginç Binaları
Dünyanın en ilginç binaları, sanatçılar ve tasarımcılar için büyük bir ilham kaynağıdır. Yapısal şekiller, benzersiz tasarım konseptleri ve dekoratif detaylar, her türlü tasarım projesi için fikir sağlar. Bir bina aynı zamanda bir ülkenin kültürü ve yapıldığı dönemdeki yaşam tarzı hakkında da bize çok şey anlatır. Hadi o zaman sizler için derlediğimiz listemize bir göz atalım. İşte dünyanın en ilginç binaları;
1. Atomium, Brüksel, Belçika
Atomium geçici bir anıt olarak planlandı. Ancak başarısı onu Avrupa başkentinin sembolü ve popüler bir turistik cazibe merkezi haline getirdi. 1958 yılında Brüksel’de düzenlenen dünya fuarı Expo 58’in ana merkezi olarak inşa edilmiştir. Atomium, elementer bir demir kristal hücreyi temsil eden 165 milyar kat büyütülmüş dev bir modeldir. Bu nedenle heykel ile mimarinin bir karışımı olarak düşünülebilir.


Expo 58, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk fuar olduğundan, Atomium, genel olarak insanlığın ilerlemesinin ana itici gücü olarak bilimsel ilerlemeye olan inancı temsil eder. Belçikalı mühendis Andre Waterkeyn tarafından tasarlanmıştır.
Yapının kendisi, 20 tüple birbirine bağlanan dokuz paslanmaz çelik kaplı küreden oluşuyor. Bununla birlikte ağırlığı yaklaşık 2.400 ton kadardır. Toplamda 102 metre yüksekliğindedir. Atomium geceleri daha güzel bir görsel oluşturmak adına 2.970 LED ışık ilavesi ile 2006 yılında yenilenmiştir.
Atomium, eşsiz bir anıt olmasının yanı sıra, her yıl yaklaşık 600.000 turistin ziyaret ettiği olağanüstü bir müzeye de sahiptir. Güvenlik nedeniyle dokuz küreden sadece beşi halka açıktır. Bu halka açık alanlar, ek olarak kalıcı ve dönüşümlü sergilere ev sahipliği yapıyor.
2. Crooked House, Polonya
Şimdiye kadar birçok büyüleyici, yenilikçi ve şaşırtıcı derecede karmaşık evler gördük. Ancak Polonya’nın Sopot kentinde bulunan “Çarpık Ev” tamamen farklı bir şey. Bu bina, çocuk kitabından bir alıntı gibi tamamen gerçek dışı bir görünüme sahip. Bu sebeple Polonya’dan ve yurtdışından turistler bu mimari harikanın yanında fotoğraf çekmek için her gün buraya geliyorlar. Ancak bu tuhaf yapı sadece turistlerin değil, uzmanların da ilgisini çeken dünyanın en ilginç binaları arasında.


Çarpık Ev, Polonyalı mimarlar Szotynscy ve Zaleski tarafından tasarlandı. Böyle evler yaratmak normalde bir mimarlık okulunda öğreneceğiniz bir şey değil. Ya bir sanatçı olmalısınız ya da birinden ilham almalısınız. Çarpık Ev’in mimarlarının Per Gahlberg‘in sanat eserlerinden ve Jan Szancer‘ın illüstrasyonlarından etkilendiklerini söyleyebiliriz.
Çarpık Ev’e özgünlük katan sürrealist detaylar, taş cephe dekorları, renkli vitray girişleri ve kumtaşı çerçeveli pencereleridir. Ev gündüzleri yeterince harika görünüyor. Ancak gece aydınlatıldığında görünümü daha da benzersiz ve ilgi çekici bir hal alıyor.
Orijinal adı “Krzywy Domek” olan bina yerel halkın dinlenme ve alışveriş için gözde mekanlarından. Ayrıca içeride çok sayıda kulüp, bar, mağaza ve kafeye ev sahipliği yapıyor. Ne yazık ki, içerisi dışarısı kadar büyüleyici değil.
Çarpık Ev ile ilgili ilginç şeylerden biri, kültürel etkinliklerine katılanların “Şöhret Duvarı”na isimlerini eklemelerine izin verme geleneğine sahip olması. Ziyaretçiler bu fikirden çok memnun. Bu nedenle Krzywy Domek’in , American Hollywood Walk of Fame’in kendi versiyonunu yarattı diyebiliriz.
3. Waldspirale, Darmstadt, Almanya
Waldspirale, Almanya’nın Darmstadt kentinde bulunan bu eşsiz binanın adıdır. Hem binanın genel planı hem de yeşil bir çatıya sahip olması nedeniyle uygun olan Forest Spiral (Orman Spirali) şeklinde İngilizce’ye çevrilmiştir. Dünyaca ünlü Avusturyalı mimar Friedensreich Hundertwasser bu kompleksi tasarlamıştır. Binanın kendine özgü U şekli, benzersiz çok renkli cephesi ve düz çizgilerin olmaması ona kendine has bir hava katmış.


Sarmal büyük yapının tepesinde adeta bir orman var. Dalgalı, kıvrımlı çatıda kayın, akçaağaç ve ıhlamur ağaçları büyüyor. 2000 yılında tamamlanan Waldspirale 105 daireye ve 1000’den fazla pencereye sahip. Bu pencerelerin hiçbiri bu “sıra dışı” binada aynı şekilde tasarlanmamış. En yüksek noktasında 12 kata ulaşan binanın çatısındaki ve çevresindeki spiral rampalarla, binanın tüm katlarına merdiven veya asansör olmadan erişebiliyorsunuz.
Yapının olağandışı yuvarlak detaylarını yapmak için özel kalıpların olması gerekiyor. Ayrıca bu şekiller, her dairede duvar ve tavan arasındaki köşelerin yuvarlatıldığı iç mekanlarda da yer alıyor. Şüphesiz yapının en ilginç özelliklerinden biri bu. Yani içerisinde köşe olarak tabir edebileceğiniz bir yer bulunmuyor!
4. Kübik Evler, Rotterdam, Hollanda
Rotterdam’daki mimari, Hollanda’nın herhangi bir yerinde bulabileceğiniz en yenilikçi ve yaratıcı mimarilerden. 30 yılın sonunda bile Küp Evler şehrin en göz alıcı gelişmelerinden biri olmaya devam ediyor. Nedenini anlamak kolay. Bu ilginç evler, yan taraflarından 45 derece eğimli şekilde konumlandırılmış. Yani mevcut alandan en iyi şekilde yararlanmak için optimize edilmiş. Sonuç, dünyanın başka yerlerinde bulacağınız hiçbir şeye benzemeyen, görünen, hissedilen ve yaşayan binalar.


Hollandalı mimar olan Piet Blom küp evleri, asimetrik olarak soyut bir ormanı andıracak şekilde tasarladı. Her bir üçgen çatı bir ağaç tepesini temsil ediyor. Konutlar, ahşap çerçeveli beton direkler üzerine inşa edilmiş ve üç kat yüksekliğinde. Zemin katı giriş, birinci kat açık mutfak ve oturma odası, ikinci kat banyo ve iki yatak odasından oluşuyor. En üst kat küçük çatı bahçeleri olarak kullanılıyor. Fakat içeri girdiğinizde ilk alışmanız gereken şey tüm duvarların meyilli olması. Ayrıca yapının üst yarısına girerken, önceliğiniz kafanıza dikkat etmek olmalı !
Küpleri birbirine bağlayan trafiğe kapalı alan, bir yaya köprüsü görevi görmenin yanı sıra, küçük bir çocuk oyun alanı, ofisler ve stüdyoları da içeriyor. Meraklı gezginler ev sakinlerini sürekli olarak rahatsız ettiği için kurnaz bir mal sahibi, kübik evini müzeye çevirmiş durumda. Rotterdam’a yolunuz düşerse bu fırsatı kaçırmayın.
5. Four Solaire, Odeillo, Fransa
1969 yılında Felix Thrombe tarafından inşa edilen Odeillo’daki bu yapı 10.000 aynanın yer aldığı bir alanı bünyesinde barındıran dünyanın en büyük güneş fırınıdır.

Ayrıca altmış üç adet ayarlanabilir ayna ile güneş ışınları yaklaşık 2000 metrekarelik parabolik aynaya yönlendirilir. Güneş ışınları 10.000 adet aynadan oluşan bu devasal parabolik aynadan bir içbükey aynaya yansır. Bu içbükey ayna çok yüksek miktarlardaki güneş ışınını kabaca bir tencere büyüklüğündeki alana (odaklar) toplar. Böylelikle sistem Güneş enerjisinden 3200 °C’yi aşan sıcaklıklara ulaşabilen bir potansiyel sunar.

Binanın konumu, hava kalitesi ve bölgenin yılda yaklaşık 300 güneşli güne sahip olması nedeniyle ideal.
Yapının çok ilgi çekmesi sebebiyle turistler ve meraklılar için burada bir bilgi merkezi mevcut. Bu bilgi merkezinde, güneş fırınının nasıl çalıştığını, araştırmacıların çalışmalarını ve bu tür bir ekipmanın çeşitli somut uygulamaları basit bir şekilde anlatılıyor.
6. Meitan Çay Müzesi, Çin
Mimari konseptlerin değişmesiyle birlikte pek çok yeni tasarım yapılar artık binaya benzemiyor. Çin’deki Meitan Çay Müzesi için de bu durum geçerli.
Çin, geleneksel bir meslek olarak çay yetiştiren ülkeler arasında. Burada üretilen yeşil çay tüm dünyada ünlü. Yani Çin’deki bu bölgeye yeşil çayın ülkesi, Seitan ise yeşil çayın memleketi diyebiliriz. Bu sebeple çayı sembolize eden büyük bir müze açmalarına şaşmamalı.


İşleri daha ilginç hale getirmek için onu dev bir çaydanlık gibi göstermenin yanısıra tabloyu tamamlayan dev bir çay fincanı eklemeyi de ihmal etmemişler. Binaya uzaktan bakarsanız, gerçek bir bina olduğunun farkına bile varamayabilirsiniz. Ancak bu pencereleri genellikle uzaktan göremediğiniz için olur. 74 metre yüksekliğindeki bu dev çaydanlık en geniş yerinde 24 metrelik bir çapa ulaşıyor.
Büyüklüğüyle Guinness Dünya Rekoru’na sahip olan mimari şaheser çay severler için kesinlikle görülmeye değer.
7. Palais Ideal, Hauterives, Fransa
1879’da, 10 yıldır Postane çalışanı olan Ferdinand Cheval çalıştığı bir esnada güzergahındaki bir taşa takıldı. Takıldığı ve erozyonla yontulmuş bu taşın güzelliğine hayran kalan Cheval onları toplamaya karar verdi. Postacımız gün be gün gezileri sırasında yol kenarlarına küçük yığınlar halinde bıraktığı taşları, günün sonunda el arabasıyla geri gelip toplamaya başladı. Nihayetinde Cheval bu taşlarla, başlangıçta Doğa Tapınağı olarak adlandırılan İdeal Sarayı’nı inşa etmeye başladı.
Dört cephe, teras ve galeriden oluşan bu anıtı oluşturmak için postacı 33 yıl çalışmış ve 3.500 çuvaldan fazla kireç kullanmıştır. Ferdinand Cheval, İdeal Saray’ı 1912’de tamamladı.


Köy halkı tarafından bir deli olarak görülen Ferdinand Cheval, 1924 yılında 88 yaşında vefat etmiştir. Bu anıtı, öldüğü sırada yaşayan tek varisleri olan iki torununa bırakmıştır. 1994 yılında, torunları İdeal Saray’ı Hauterives kasabasına sattı.
Herhangi bir sanatsal akımdan bağımsız ve herhangi bir mimari tekniğe uymayan İdeal Saray, naif mimarinin bir örneğidir. Bu özgün yapı, zamanın dışında ve standart normların dışında bir çalışmadır. Bu sebeple dünyanın en ilginç binaları arasında olmayı fazlasıyla hak ediyor.
André Malraux tarafından şiddetle desteklenen İdeal Saray, 1969 yılında tarihi bir anıt olarak listelenmiştir. Uluslararası alanda tanınan Ferdinand Cheval, André Breton, Picasso, Tinguely, Max Ernst ve gibi birçok ünlü sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.
Dünyanın en ilginç mühendislik eserlerinden biri olan Maglev Trenleri hakkında detaylı bilgi için ‘Maglev Trenleri Nasıl Çalışır’ adlı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Geri bildirim: Dünyanın En Uzun 20 Asma Köprüsü | Mechtekno