Baideng Savaşı M.Ö.200: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı
Hikayeye göre 30 bin kişilik Hun ordusu ve 300 bin kişilik Çin ordusunu karşı karşıya getiren Baideng Savaşı, Türklerin dünya tarihinde oynayacağı önemli rolün ilk adımlarından birisidir. M.Ö. 200 yılında gerçekleştirildiği düşünülen bu muharebe için belirtilen ordu nüfusları, o dönemde dünya üzerindeki insan nüfusunu da dikkate alarak yorumlayacak olursak biraz abartılı gibi duruyor. Fakat Hun ordusunun kendisinden kat kat büyük bir Çin ordusuyla mücadele ettiğine şüphe yok. Özellikle Çin kaynaklarında Hun ordusunun 300 bin kişiden oluştuğu söylense de göçebe bir toplumun o dönemlerde bu sayıya ulaşması pek olası gözükmüyor. Ayrıca süvari birliklerinden oluşan Hun ordusunun atlarını otlatacağı bir mera ortamı da yok.
Mete Han’ın ne kadar başarılı bir stratejist olduğunun ortaya çıktığı Baideng Savaşı kışkırtma taktiğine dayalıydı. Çin’in kuzey savunmasındaki en önemli nokta olan Mai Kalesi’ni kuşattıktan sonra imparator Liu-Pang Gao-Zu’yu üzerine çekmeyi hedefleyen Mete Han amacına ulaşmıştı. Çin ordusunun harekete geçmesiyle, Hun ordusu da yağmacı izlenimi yaratıp kendisini dağlara kadar takip ettirdi. Çin hükümdarı ise büyük bir tuzağa düştüğünün farkında değildi.
Tamamı süvari birliklerinden oluşan Hun ordusu bozkırın soğuğuna alışkın ve temkinliydi. Yüksek dağlarda Hun ordusunun peşine düşen Çin piyadeleri ise bu duruma alışkın değildi. Parmakları donma noktasına gelen Çin okçuları artık savaşamaz hale gelmişti. Mete Han’ın kurduğu tuzağın ilk aşaması işe yaramıştı. Çin ordusunu tuzağa düşüren Mete Han aniden karşı saldırıya geçmiş ve tuzağın ikinci aşamasını başlatmıştı. Hiç beklenmeyen bu hamle karşısında Çin ordusu geri çekildi ve kuzeydeki Mai Kalesi’ne sığındı.
Baideng Savaşı ve İlk Düzenli Ordu
Baideng Muharebesi olarak adlandırılan bu savaş Türklerin en önemli savaşlarından birisidir. M.Ö. 200 yılında gerçekleştirilen bu savaşta ilk düzenli ordu, Mai Kalesi’nin etrafını 4 tümen şeklinde kuşatmıştır. Mete Han’ın da tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak kayıtlara geçmiştir. Diğer bir önemi ise sahte geri çekilme yani hilal taktiğidir. Mete Han’ın kurduğu bu tuzak başlı başına hilal taktiği olarak savaş stratejileri arasında yerini almıştır.
Baideng Savaşı esnasında Mai Kalesi’ni 4 koldan kuşatan Mete Han, birliklerini at rengine göre konuşlandırmıştı. Beyaz atlar batı tarafında, kır atlar doğuda, siyah atlar kuzeyde ve doru atlar ise güney tarafındaydı. Bu yüzden tarihte ‘At Rengi Kuşatması’ olarak da bilinmektedir. Birlikleri birbirinden ayırt etmek, orduyu daha kolay kontrol etmek ve düşman sızmalarının önüne geçmek adına dahice bir stratejidir.
Yedi gün devam eden kuşatma sırasında Çin hükümdarı çaresizdi. Fakat Çinli general Cheng-Ping’in tarih sahnesinde kendi adıyla anılan bir planı vardır. Mete Han’ın eşi Çinliydi. Bu zaafı fırsat bilen Çinliler gizlice Yen-Shih’e bir haberci yollayarak Mete Han’ı ikna etmesi için ondan yardım istemişti. Mektupta, Çin halkına olan bağlılığını ve sadakatini göstermesi gerektiği yazıyordu. Çok akıllı bir kadın olan Yen-Shih bunun üzerine Mete Han’a büyük bir zafer kazandığını ve Çin hükümdarının boyun eğdiğini söyler. Ayrıca Çin’in çok kalabalık bir ülke olduğunu, yönetmenin zor olduğunu anlatır. Bunun yerine Çin ile dost kalmayı önerir. Bu sayede doğu sınırının da güvende kalacağını ifade eder ve Çin hükümdarının canını bağışlamasını ister. İlerleyen yıllarda Çinlilerin Türk akınlarına karşı nasıl bir savunma stratejisi izlediğini ‘Çin Seddi Neden Yapıldı?’ başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Meta Han’ın Dehası
Mete Han çok dahi bir liderdi. Çin’i istila etmenin zorluğunu ve kalabalık nüfus içinde kaybolacaklarının o da farkındaydı. Bu sebeple aklında Çin’i işgal etmek gibi bir düşünce yoktu. Bu yüzden 7 gün süren kuşatma sonrasında kaleyi ele geçirmedi. Bunun yerine Çin’i çok ağır vergilere bağladı ve kuzey topraklarını aldı. Bu sebeple her sene pirinç gibi gıda ürünleri ve ipekli kumaş Hun İmparatorluğu’na gönderilecekti. Ayrıca Çin imparatoru Hun sarayına baş hatun sıfatıyla bir prenses yollamıştı.
Çinliler Mete hayatta olduğu sürece anlaşmaya uydular. Zaman zaman Mete Han’ın düşmanda bıraktığı korkuyu tazelemek adına düzenlediği saldırılara da maruz kaldılar. Hükümdarlığı döneminde Hazar Denizi’nden Japon Denizi’ne kadar olan coğrafyaya hükmeden Mete Han, şüphesiz Türk tarihinin en önemli hükümdarlarından birisidir. Bazı araştırmacılara göre Kur-an’ı Kerim’de adı geçen Zulkarneyn olduğu iddia edilmektedir.